8 Aralık 2015 Salı

Novella Dinamik Yeni Kitap!

KÜL | SHANİ PETROFF & DARCİ MANLEY 




Kader önceden belirlendi. Yönetim tarafından sıkıca kontrol ediliyor. Değiştirilemez.
Madden Sumner bir Mor olarak doğdu. Sistemin en yüksek halkası. Kaderi Yediler Bakanı olmak. Dax halkanın alt tabanı olan Kül, bir Renksiz. Kaderinde gerçekleştirmesi gereken hiçbir şey yok. Buna rağmen hayatından vazgeçmiş değil. Statüsünün onu tanımlamasına izin vermeyecek. Dax ve Madden'ın yolları, özgürlüklerini kazanmak için verecekleri mücadelede hiç beklemedikleri bir şekilde birleşecek. Peki, kaderleri için savaşmaya gerçekten hazırlar mı?
"Petroff ve Manley eğlenceli bir roman okumayı vaat ediyor."
-Publishers Weekly-

"Açlık Oyunları hayranları için mükemmel bir seçenek. Adım adım heyecanla örülmüş, merakı elden bırakamadığınız harika bir kurgu sunuyor. Karakterlerin bakış açılarından yapılan anlatımlar, hiyerarşinin keskin sınırlarını görebilmenize olanak sağlıyor."
-Booklist-

"Sistem karşıtı olan Uyumsuz ve Açlık Oyunları serilerini sevenler için Kül, okunması gerekenler listesinde olmalı. Eğlenceli, hız kesmeyen, büyüleyici bir kitap."
-School Library Journal-

"Petroff ve Manley kaderin yanlış ellerde ne kadar tahmin edilemez olduğunu anlatan bir dünya yaratmış. Kül, sizi bağımlısı yapacak. Sonraki romanı sabırsızlıkla bekleyeceksiniz."
-Joelle Charbonneau, çoksatan THE TESTING üçlemesinin yazarı-


Sayfa Sayısı: 464
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Novella Dinamik
Çevirmen: Tuba Özkat

 Yorumu yakında blogda!

7 Aralık 2015 Pazartesi

KVBT 15.Tur 3.Gün | Hançer 2 - Akis / Ezgi Bağcı | Yorum + Çekiliş



Gölgeydi… 
Gölgelere boyanmıştı adam…
Ölümün kanlı kıyılarında bir gezgin olmaya zorlanmıştı. Işık düşmemiş maskesizliğine, bir kadının aksi sirayet etmişti. Kızıla boyanmıştı kadın… Gençliği öyle uzakta kalmıştı ki, ufku izleyen ve günbatımının hüznüne kapılan kanadı kırık serçe çırpınıyordu yüreğinde.
Çöl misali kurak olan bir karanlıkta susuz kalmış ruhuyla sarılmıştı, adama. Ve aynı adam yangın içirmişti yüreğine… 
Bu sefer en baştan tanıdılar birbirlerini. Yeşil, karanlığını arındırdı toprakta… Aşk, gölgeleri süpüren ölümün karanlığına sürükleyen bir yansımaydı yüreklerinde.
(Tanıtım Bülteninden)
Yazar: Ezgi Bağcı
Sayfa Sayısı: 325
Baskı Yılı: 2015
Yayınevi: Postiga Yayınları


Merhabalar sevgili okuyucular ve bloggerlar! Uzun zamandır bir bilgisayar bulabilsem de kitaplarımın yorumlarını girsem diye bekliyordum. Hala bulamadım neyse ki üniversitenin bilgisayar odası var! Bu yoğun dönemde en azından tur kitaplarının yorumlarını girmeme olanak sağlıyor. Ve yeni turla karşınızdayız...

Hançer 2-Akis kitabı bildiğiniz üzere Postiga Yayınları'ndan çıkan Ezgi Bağcı'nın kaleme aldığı Hançer-Gölge'nin devam kitabı. Hançer'in turunu da biz yapmıştık; yorumuma buradan ulaşabilirsiniz. Kitabı sevdiğimi hatırlıyorum. Sonu ne kadar kötü bitse de...

Hançer'de karışan olaylar bu kitapta daha da karışıyor diyebilirim. Aslında ilk kitabın sonunda sanki her şey çözüldü daha olay karışamaz diyorsunuz ama bu sefer daha fena karışıyor. Üstelik kitabın kötü biten sonu yüzünden kötü olaylarla başlayan kitap sonradan iyi toparlasa da insanı biraz üzüyor.

İlk kitabı okumayanlar için spoiler başlangıç! 

İlk kitapta sonu kötü bitti demiştim dimi? Hem de baya sarsıcıydı, okuyan bilir ki Melek, Marco'nun sırf anahtar için onun peşinde olduğunu düşünür ve bu yüzden uzaklaşırlar. Kitap böyle başlıyor. Melek kendi hayatını sürdürmeye çalışıyor, Marco ise kendininkini... Tabi ne kadar yaparlar orası tartışılır. Derken hiç beklemediği bir anda Marco'nun tanıdığı birinden bir not alan Melek yüz yüze geldiklerinde cevapların sadece notun sahibinde olduğunu, hayatının aslında sandığından daha karmaşık olduğunu öğrenir. Üstelik cevapları bulmak için birbirlerine ihtiyaçları vardır...

Spoiler son!

İlk kitapta aslında ben hikayeden çok dile vurulmuştum. Hatta yorumumda şöyle bir cümle var;


Yer yer öyle cümleler kuruyor ki ne demek istediğini düşündürüyor. Bazen de o kadar bizden bir dil kullanmış ki çok güzel duruyor. Basit ve karmaşanın güzel uyumunu yakalamış yazarımız bence dilde.

Bu cümleyi bu kitap için de kurabilirim fakat dilde yazar biraz daha sadeleşmişti. Gayet akıcıydı bir günde bitirdiğim düşünülürse fakat o karmaşık bazı cümlelerin havası ilk kitaptaki kadar hissedilmiyordu.

Karakterler ise yine süperdi. Alvino daha neşeli ve daha alaycı, Esra daha özgüvenli ve mutlu, Melek ve Marco ise (en azından kitabın yarısında) daha sıcaklardı. Beklenmedik gelişmeler vardı ve bu kitapta olaylar daha ön plandaydı. Herkesin hayatında yeni bir olay yeni bir dönem vardı.

Ama en önemli değişim Marco'daydı bence. Daha önce kendini açmayan insan Melek'e öyle şeyler dedi ki inanamazsınız. Söylediği kaba cümlelerde bile bazen öyle bir içtenlik vardı ki çok hoşuma gitti o kısımlar.

Kitabın sonuna ba-yıl-dım. En sevdiğim yerdi. Özellikler Marco kahkaha attı! İlk defa!! Orada şaşırsam mı bayılsam mı kahkahalar mı atsam ne desem bilemedim. Sanırım Melek en güzel şeyi söyledi: İnanılmaz.

Benim yorumum böyleydi. Turumuzdaki diğer yorumları okumak, çekilişe katılmak ve bizi takip etmek istiyorsanız; Vampirler'in dünyasına davetlisiniz!


 a Rafflecopter giveaway

Çekiliş Alarmı !


Tam üniversite sınavı zamanı (1 sene önce) kurduğum ve 1 sene boyunca adam akıllı ilgilenemesem de gönlümün hep burada olduğu blogum 100 kişi! Teşekkür ederim hepinize! Ne zamandır aklımda "100 kişi olsa da kitap hediye etsem yahu!" diyordum. Ve bingo!

Kitabı daha kararlaştırmadım, kararlaştırır kararlaştırmaz hemen çekilişi başlatacağım. Sağlıcakla kalın ve arkadaşlarınıza duyurmayı unutmayın! Seviliyorsunuz. ;)


Novella Yayınları Yeni Kitap

Emily Snow - TEMAS

Bir rakip, bir sır ve tutkulu bir yolculuk...

Lucas’ın kendisine gerçekten âşık olduğunu artık kesinlikle anlayan Sienna, aralarındaki dramanın bittiğinden emindir ve Lucas’ın eski karısından da, kadının elindeki kozdan da korkmuyordur.
Sözleşmelerinin geri kalanını tamamlamak için gittikleri tatilde Sienna ve Lucas çok keyifli iki gün geçirir ve artık her şeyin düzeldiğini düşünerek şehre dönerler. Ancak Lucas’ın Sienna’ya yeni bir teklifi vardır; müzik grubunun turnesinde Sienna’nın da yanında olmasını istiyordur. Sienna bu teklifi kabul etmek istese de aklında birtakım şüpheler vardır, çünkü Lucas’ın eski sevgilisi Cilla’nın liderliğini yaptığı grup da aynı turnede olacaktır.


Sienna en sonunda endişelerini bir kenara bırakıp turneye katılmaya karar verir. Ve hep birlikte geçmişte saklanan sırlara, müziğin sonsuz ritmine ve aşkın kıvılcımlarına doğru uzun
bir yolculuğa çıkarlar.

“Lucas Wolfe, sizi altüst edecek kötü çocuklardan biri. Emily Snow okuyucuyu ilk sayfadan itibaren ele geçiren ve sonuna kadar asla bırakmayan, muhteşem bir hikâye anlatıyor.”
Booklist

“Teklif’le başlayan aşk ateşi, Temas’ta iyice alevleniyor. Dikkatli olun, tutuşabilirsiniz.”
Amazon

“Sınırlarda dolaşan bir ilişkileri olan Lucas ve Sienna bu sefer kendilerini kıskançlığın, sırların ve endişelerin içinde buluyor. Temas, fırtınalı bir aşkın ihtiraslı rüyaları gibi.”
USA Today


Novella Yayınları Yeni Kitap

Senden Sonra - Emily Hope

‪#‎YENİKİTAP‬

ÇIKIŞ TARİHİ 09.12.2015

"Eğer değer verirsen incinirsin, insanlar incitir."

Bir Noel günü savaşma ruhumu kaybettim ben, karanlığa hapsoldum.
Senden sonra umut hep bir uhdeydi.

Debbie’nin bir Noel günü verdiği karardan sonra bütün yaşamı hiç tahmin edemeyeceği bir biçimde değişmiştir; o günden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Bizi gerçekten biz yapan nedir? Yaşamayı tercih ettiklerimiz mi, ardımızda bıraktıklarımız mı? Yaşadığımız anlar mı, yoksa geride bırakmaya çalıştıklarımızın acısı mı?

Senden Sonra pişmanlıkların, acının, hayal kırıklıklarının nasıl da insanın yaşamını gölgelediğinin hikâyesi…


Müptela Yayınları Yeni Kitap!

WATTPAD’TE BEŞ MİLYON KİŞİ TARAFINDAN OKUNDU.
MİZAH KATEGORİSİNİN ÜST SIRALARINDA YER ALDI.

HER ARALIK AYININ DEĞİŞMEZ KONUSUDUR;
“YILBAŞINDA BÜYÜK İKRAMİYE BİZE ÇIKARSA…”
PEKİ YA BİLETİNİZ KAYBOLURSA? 

Talihsiz olduklarını düşünüyorlardı! 
Talih Kuşu onları yanılttı. 
Ancak şanssızlık peşlerini bir türlü bırakmadı. 
Büyük ikramiye isabet eden piyango biletlerini kaybeden Cemre, İnci ve Başak; bu komik, heyecanlı ve eğlenceli macerada gerçek şansın ne olduğunu öğreniyorlar. En önemlisi de bunun asla satın alınamayacak bir 
“Şans Bizi Bulunca” size de şans getirsin.

KİTAP ADI:Şans Bizi Bulunca
YAZAR:Merve Yıldız 
SAYFA SAYISI:440 
KAPAK:Ciltli 
FİYAT:25 TL
DAĞITIM TARİHİ:11 Aralık 2015




6 Aralık 2015 Pazar

KVBT 15.Tur 2.Gün | Hançer 2 - Akis / Ezgi Bağcı | Ön Okuma

Gölgeydi… 
Gölgelere boyanmıştı adam…
Ölümün kanlı kıyılarında bir gezgin olmaya zorlanmıştı. Işık düşmemiş maskesizliğine, bir kadının aksi sirayet etmişti. Kızıla boyanmıştı kadın… Gençliği öyle uzakta kalmıştı ki, ufku izleyen ve günbatımının hüznüne kapılan kanadı kırık serçe çırpınıyordu yüreğinde.
Çöl misali kurak olan bir karanlıkta susuz kalmış ruhuyla sarılmıştı, adama. Ve aynı adam yangın içirmişti yüreğine… 
Bu sefer en baştan tanıdılar birbirlerini. Yeşil, karanlığını arındırdı toprakta… Aşk, gölgeleri süpüren ölümün karanlığına sürükleyen bir yansımaydı yüreklerinde.
(Tanıtım Bülteninden)
Yazar: Ezgi Bağcı
Sayfa Sayısı: 325
Baskı Yılı: 2015
Yayınevi: Postiga





Yeni turumuz Postiga etiketiyle çıkan Ezgi Bağcı'nın kaleme aldığı Hançer 2 -Akis kitabı. Ve bu da ön okuması. Keyifle okuyun!




3 Aralık 2015 Perşembe

Go! Kitap | Yeni Kitap Tanıtım Bülteni


KONUŞ BENİMLE | LAURIE HALSE ANDERSON




Konuşmak gittikçe zorlaşıyordu. Boğazım sürekli acıyor, dudaklarım kuruyordu. Geceleri uyurken çenemi o kadar sıkıyordum ki sabahları başım ağrıyordu… Ne zaman annemle, babamla ya da öğretmenlerden biriyle konuşmaya çalışsam ya kekeliyor ya da donup kalıyordum. Sorunum neydi benim? Melinda Sordino'nun bir sırrı var. Ama sırrını paylaşabileceği kimsesi yok. Bütün arkadaşları, hatta tanımadığı insanlar bile ondan nefret ediyor. Ve günden güne içine kapanan Melinda, çareyi susmakta buluyor. Yalnızlaştıkça susuyor, sustukça yalnızlaşıyor. Ta ki O ŞEY'den kaçıp saklanamayacağını, O GECE'yi unutamayacağını anlayana dek…
Sayfa Sayısı: 304
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: GO!


Arkadya Yayınları Yeni Kitap!

KAĞITTAN KALPLER | COURTNEY WALSH


Belki de yok olan hayaliniz sizi mutluluğa götürecektir…
Otuz yaşına girmek üzereyseniz, tek dünyanız küçük bir kitabeviyse ve aşk denen o üç harfli sözcük sizde sadece acı bir tat bırakıyorsa, hazırlıklı olun, çünkü dünyanız daha da altüst olmak üzere…
Tıpkı Âşıklar Parkı kasabasının daimi bekârı Abigail Pressman'ın olduğu gibi. Hiç ummadığı bir şekilde eline geçen bir mektup zarfının içinden çıkanlar onu bir peri masalına sürükleyecektir. Bunlar gizemli bir çifte ait olan, üzerlerinde aşk sözcükleri yazan kâğıttan kalplerdir. Abigail, gerçekten hiçbir çıkar gözetmeksizin birbirlerini seven bu çiftin kim olduğunu öğrenmeye karar verir.
Ancak yeni dükkân sahibinin gelmesiyle birlikte kitabevinin kapatılması gerçeğiyle karşı karşıya kalınca tamamen hayal kırıklığına uğrar. Bir yandan notları yazan çifti bulmaya çalışan Abigail, aşka karşı duruşunu değiştirip hayallerine ve kalbine sahip çıkabilecek midir?


Sayfa Sayısı: 456
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Çıkış Tarihi: 1 Aralık


Nemesis Kitap | Aralık Ayı Tanıtım Bülteni

HER YERDE SEN | SYDNEY LANDON


Beth Denton, hayatının büyük bir kısmını aşksız geçirmiştir ve ona göre bunun nedeni fazla kilolarıdır. Özlediği aşkı yaşayabilmek için onlardan kurtulmaya karar verir. Sonunda fazla kilolarından kurtulduğundaysa, tıpkı beklediği gibi erkeklerin ilgisini çekmeye başlar. Yeni görünümüyle flört dünyasına adım atan Beth, aşkı bulmak için fazlasıyla hazırdır. Ancak, onca erkek arasından hoşlanmak için en yanlış adamı seçmiştir: Nick Merimon. Üstelik Nick de ondan hoşlanıyor gibi görünmektedir.
Beth'e göre, Nick gibi sıfır beden kadınlarla çıkmaya alışmış birinin ondan hoşlanması imkânsızdır. Ancak hayatında bir kez olsun, yalan olduğunu bilse bile, arzuladığı şeyi yaşamaya karar verir. Verdiği bu kararın doğuracağı beklenmedik sonuçlarla yüzleşmesi ise an meselesidir.


GEÇMİŞ KAPINI ÇALDIĞINDA | EMILY MARCH 

Hala yanmakta olan bir aşkın ateşini söndürmek için, ayrılıktan daha fazlası gereklidir. Jack Davenport, mesleği ve onun tehlikeleri hakkında asla konuşmayan bir adamdır. İşi, aşık olduğu eşinden ayrılmasına, evliliğinin parçalanmasına sebep olduğunda bile...
Birbirlerini görmeyerek geçirdikleri onca yıldan sonra, eski eşi Cat Blackburn'un başı derde girdiğinde kader onları yeniden bir araya getirir. Artık Jack'in, Cat'i geri kazanmak için ikinci bir şansı vardır. Jack, kaçırarak Eternity Springs'e getirdiği Cat'le her şeye yeniden başlamayı umarken Cat, geçmişin onu geri dönülemez bir şekilde yaraladığını düşünmektedir. Geçmiş, kapılarını durmaksızın çalarken Jack ve Cat, Eternity Springs'in iyileştirici gücü ve yeni kazandıkları arkadaşları sayesinde, paramparça olmuş aşklarını bir araya getirme cesareti bulabilecek midir?

Nemesis Yayınları'ndan en yeniler için; TIKLAYIN!

Postiga Yayınları - Yeni Çıkanlar

HANÇER 2- AKİS | EZGİ BAĞCI


Gölgeydi… Gölgelere boyanmıştı adam… Ölümün kanlı kıyılarında bir gezgin olmaya zorlanmıştı. Işık düşmemiş maskesizliğine, bir kadının aksi sirayet etmişti. Kızıla boyanmıştı kadın… Gençliği öyle uzakta kalmıştı ki, ufku izleyen ve günbatımının hüznüne kapılan kanadı kırık serçe çırpınıyordu yüreğinde. Çöl misali kurak olan bir karanlıkta susuz kalmış ruhuyla sarılmıştı, adama. Ve aynı adam yangın içirmişti yüreğine… Bu sefer en baştan tanıdılar birbirlerini. Yeşil, karanlığını arındırdı toprakta… Aşk, gölgeleri süpüren ölümün karanlığına sürükleyen bir yansımaydı yüreklerinde.

ZAMANSIZ | BURCU DEMET 


Geçmişi yoktu, geleceği yoktu. Daha en başından zamansızdı o. Henüz sekiz yaşındayken, hastane yatağında, bir yangından sağ kurtulan tek kişi olarak ve geçmişine dair hiçbir fikri olmadan uyandığında; başucundaki adam ona, "Onlar senin için öldüler," demişti. Günlerce, gecelerce... Hep aynı kelimeler kazınmıştı beynine: "Zamanı geldiğinde, geride kalanlar için kendini feda edeceksin."
Bedel ödeme zamanı geldi. O artık, kozasının içinde bekleyen, durağan bir krizalit değil. Şimdi, geceye kanatlarını açan bir kelebek olmanın eşiğinde duruyor, Siyah. Onu ne vazgeçirebilir? Aşk? Geçmişinde yatan gizemler? Ya da... İntikam? Yaşamını kendini feda etmeye adamış bir kadını, yolundan ne döndürebilir?

ACITAN PERİ MASALLARI | ECE ALTINKAYA

Gülperi'nin tekdüze giden hayatı, tam bir serseri mayın olan Ateş'le karşılaşmasıyla aniden değişmişti. O yaz, Ateş ruhundaki son masumiyeti Gülperi'ye, Gülperi de kalbinde yeşeren ilk duyguları Ateş'e vermişti. Duyguların en eşsizini; ilk aşkını…

"Gençlik hatıramız biz büyürken, dimağımızda silikleşmiş miydi?
Parlamıyor muydu artık ateş böcekleri?
İncir ağacı unutmuş muydu gövdesine kazılı isimlerimizi; o yaz kumlara çizilip, dalgaların vurarak sildiği oklu kalpler gibi…"


FREZYA | LEMARİZ MÜJDE ALBAYRAK 


"Bir varmış bir yokmuş, diye başlardı ya masallar; işte benimki de, olsa olsa hep yokmuş hiç varmıştı. Neyin hayaliydi kurduğum? Neyin cesareti, cüreti? Hiç yokmuş bir hayatın, hüzünlü umut kırıntısıydım ben, onu da kuşlar gagalamıştı..." Kesişen yollar, önyargılar ve tehlikeli planlar arasında doğan, kalbimizdeki en masum aşk; Frezya.

Hepsi ve daha fazlası için; Tıklayın!

3 Kasım 2015 Salı

Tess'in Gözyaşları - Pepper Winters | | Yorum


Muhteşem bir hayatım vardı. Âşıktım, mutluydum ve istediğim her şeye sahiptim. Sonra bir gün, her şey değişti. Bir adama satıldım!

Sevgilisi Brax Cliffingstone, yıldönümlerini kutlamak için Tess Snow'u Meksika'ya götürene kadar ikisinin de geleceğe dair umutları vardı. Altın rengi kumsalların, denizin ve güneşin tadını çıkaracak, birbirlerine yeniden âşık olacaklardı. Ancak gördükleri güzel rüyanın kâbusa dönmesi uzun sürmedi.
Dünyanın gölgelerinden habersiz Tess, kaçırılmış, hırpalanmış ve satılmıştı. Yeniden aydınlığa kavuşmanın bedeli ise Şeytan'la yapacağı anlaşmada, yalnızca bedenini değil ruhunu da ortaya koyması demekti. 
Zindanımın derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, "Gözlerindeki karanlığı görüyorum," diyordu. "O karanlık beni besliyor, o karanlık beni çağırıyor."
Ve karanlığın tadı kanıma karıştı. Acı, artık kalbimin en tanıdık yolcusuydu. 
"Şimdiye kadar yaptığınız tüm 'en iyi kitap' listelerini unutun ve bu kitabı en başa altın harflerle kazıyın. Yılın değil, yüzyılın en iyi kitabı."
-Lip Smackin Good Books-
(Tanıtım Bülteninden)
Yazar: Pepper Winters
Çevirmen: Arzu Sarı
Yayınevi: Arkadya Bitter
Sayfa Sayısı: 496
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe


İlk defa bir yorumda bu kadar zorlanıyorum. İlk defa beni hiç yalnız bırakmayan düşüncelerim tıkandı. Kitap sizi uykusuz bırakıyor baştan uyarayım...

"Sen benim olmayabilirsin ama ben giderek daha çok senin oluyorum."

Kitap ilk başta Tess ve Brax'in aşk hayatıyla başlıyor. Gerçekten mutlular, ikisi de aile eksikliğini birbirlerinde buluyor. Brax'e ne yalan söyleyeyim pek ısınamadım. Genelde kitap karakterlerinde asıl karakteri daha çok sevdiğim için olabilir tabi ki ama yine de anlayamadığım bir şeyden dolayı bana kendini sevdiremedi.


"Q BENİM EVİM. Q BENİM EFENDİM. Q BENİM YENİ HAYATIM."


Tess ve Bax'in ilişkisi masum, Tess'in istediğinin tam tersi. Tess daha çok sert bir şeyler istiyor, arzu ve tutku. Brax ise masum ve şirin. Bu kısımda fedakarlıkta bulunan Tess Brax'i kırmamak için kendini tutuyor ama bazen kendini tutamadığı da olmuyor değil. Her şeye rağmen mutlu bir şekilde çıktıkları tatilde başlarına gelen bir olay bütün hayatlarını değiştiriyor. Gittikleri bir kafede Tess kaçırılıyor ve hayatı tamamen değişiyor.

"Gerçek, asla yalan ve yalancılar kadar acıtmaz," diye tekrarladı Brax. "Bu lafını asla unutmadım.."

Bu kısımdan sonra kitabın asıl ağır yönü başlıyor. Sizi yeniden uyarmak istiyorum, bu kısımlar gerçekten ağır. Dişlerimi sıkarak hayretler içinde okudum. Tess kaçırıldıktan sonra ona yapılanlar gerçekten ağır şeyler. Hayatı bu kadar karmaşık olmuşken bir de kaçıran adamlar onu satıyor. Artık bir efendisi var o ise bir köle. Yani esclave...

Artık Tess'in bir Mâitre'si var yani efendisi. Q Mercer. Aslında ilk başta sinir oldum diyebilirim. Hatta yazarın ilk sayfada şu notu var: "Q'yu sevmeye başladıysanız üzerime düşeni hakkıyla yerine getirmişimdir." Bu yüzden "Ben bu adamın neresini seveceğim?" dediğim çok oldu. Çünkü adam gerçekten tahmin edemeyeceğiniz kadar karanlık. Bu kadarını beklemiyordum. Bu kadarını tahmin edemiyordum ve tahmin edemediğim şeylerden biri de bu kadar seveceğim ve kitabı bu kadar beğeneceğim. Bu kadar şiddet, baskıya rağmen bu kadar sevebildiysem bu kitabı yazara ve çevirmene şapka çıkarmak gerek! Ve yayınevine bu kitabı çıkardığı için bol bol teşekkür etmek gerek!

Q, "Tu ne peut pas etre la mienne, mais je suis en train de devenir le votre," diye mırıldandı.
Kalbim duracak gibi oldu, midemde kelebekler uçmaya şenlikler düzenlemeye başladı.Göz göze geldik, bakışlarımı kaçıramıyordum. Q dudaklarını yavaşça dudaklarıma bastırdı ve cümlesini İngilizce olarak tekrar söyledi. Kelimeleri teker teker yutabileyim, her soluğumda sözlerini soluyayım diye dudaklarımın dibinde gibiydi. "Sen benim olmayabilirsin ama ben giderek daha çok senin oluyorum."

Tess bu kadar baskıya dayanabilen, boyun eğebilen bir kadın değil. Tam bir savaşçı! Bu yüzden Q'ya boyun eğmiyor ve bu Q'nun gözünden kaçmıyor. Tess eski hayatına dönmek için çabalarken başına gelen felaketler yüzünden bir anda Q'ya boyun eğmeye başlıyor. Bu kadar çabuk mu boyun eğdi diyeceksiniz ama emin olun o durumda neler hissettiğini anlayabiliyorsunuz ve hak vermeden edemiyorsunuz. Aslında boyun eğmekten ziyade kendini onun yanında güvende hissetmeye başlıyor. Zaten ne kadar karanlık olsa da dışarıdaki tehlikeler Q'dan daha fazla.

Sesi hala beynimin içinde haykırıyordu.
"Sadece beni ve sana yaptığım şeyleri düşün. Acıda bile bir yakınlık, bir paylaşım vardır. Bırak çektiğin acıyı zevke dönüştüreyim."

Tess'in Gözyaşları BDSM ve şiddet içeren bir kitap. Bu yüzden sapkınlık derecesinde sahneler var. Ama Tess buna canı gönülden razı olduğu için nedense rahatsız etmiyor. Çünkü iki karanlık ruh birbirini tamamlıyor.

Q dudaklarını yaladı,bakışlarında bir sevinç, garip bir memnuniyet vardı. "Je suis â toi." Ben seninim,dedi.
Kafamı salladım. "Nous sommes les uns de autres." Biz birbirimize aitiz, dedim. 

Bir kısım var ki o kısım beni benden aldı. Tess kaçsın, Q'dan kurtulsun diye yalvarırken bir iki kısımda bu gerçekleşiyor ama bu olduğunda da geri dönsün diye dualar ediyorsunuz. Çünkü ilki fena halde kötü sonuçlanıyor ve ikisi de gerçekten ıstırap dolu.

Tutkudan boğazım düğümlenirken sesim titredi. "Senin her şeyin olmak için döndüm...Tıpkı senin benim her şeyim olman gibi."

En sevdiğim kısımlardan biri yazarın Brax'i Tess gittiğinde boynu bükük bırakmamış olması. Tess eve döndüğünde Q'yu unutamıyor ve Brax bir şeyler olduğunun farkında. Bunu fark etmesi beni şaşırtmıştı ama bir yandan bu kısım ona sempati duymamı sağladı. Tess Q'ya geri döndüğünde ise Brax'in bunu anlayışla karşılaması, olgunluğu gerçekten şaşırttı. Ama asıl şaşırtan kısım ise Tess'in Q'ya söyledikleri. Ağzım açık okudum, Q Tess'e savaşçı derken gerçekten de ne kadar doğru bir kelime kullanıyormuş! İkinci kitapta neler olacak diye şimdiden beklemeye başladım.

Kitapta en çok Fransızca'nın geçmesi hoşuma gitti. Fransızca kelimelere, cümlelere aşığım ve Q Fransa'da yaşadığı için bol bol kullanıyordu. Kitaba ayrı bir romantiklik katmıştı ve havayı yumuşatmıştı. Merak uyandırıcı, ilgi çekici bir kitap ve daha önce böyle bir kitap okumadım! Kapağı ise gerçekten çok hoşuma gitti. Arkadya Bitter'in bu tek renk çizgisi çok hoşuma gitse de Tess'in Gözyaşları'nda yaptıkları orijinal kitabın kapağından yansıma mükemmel görünüyor!

Benden imkânsızı istiyorsun. Seni sevmemi istiyorsun.

Söylemeden yazımı bitirmek istemiyorum ki pakete ba-yıl-dım. Kargoyu açtığımda bu mükemmel paket beni karşıladı ve büyülendim. Parşömen kağıt ve içinden çıkan dizlerin üstünde biten bir adet siyah çorap. İçinden çıkan çorap kitapta ayrı bir yere sahip. Kapakta da olduğu gibi...

Ve bu muhteşem kitabı -eğer bu sahnelere dayanabilirim diyorsanız- okumanızı öneririm!











1 Kasım 2015 Pazar

Ekim Ayı Kitaplarımdan Bazıları

BENCE KİTAP OKUMAK, AŞIK OLMAK VEYA SEYAHAT ETMEKTEN AŞAĞI KALAN BİR DENEYİM DEĞİLDİR. 

(BORGES)


Herkese bol kitaplı günler! Şu sıralar çok mutluyum, hem kitaplığıma çok güzel kitaplar ekleniyor hem de tatil için eve geldiim! Üniversiteye gideli 1 ay olmasına rağmen evimi özlemişim. *_* 

Dersler yüzünden çok kitap okuyamadım o yüzden içime otursa da gelen kargolar yüzümü güldürüyor. Bakalım neler varmış?




İlk kitabım Tess'in Gözyaşları - Pepper Winters. Şu an okuduğum kitap bu ve ilk defa bu tarz bir kitap okuyacağım. Kitap Arkadya Bitter etiketiyle çıktı. Kitabı yayınevi gönderdi ve sunuma ba-yıl-dım! Gelen kargoda sol resimde gördüğünüz gibi sarı bir kağıt vardı. Üstünde "Tess'ten.." yazısı ve pul var. İçinde ise hemen altında gördüğünüz siyah olan çorap var. Evet doğru duydunuz: çorap! Tam mesajı anlamasam da birazcık tahmin ediyorum ve kitabı okudukça kafamda daha iyi oluşacağını düşünüyorum. Hadi bakalım. Okuyunca yorumu blogda bulacaksınız. 







İkinci kitap ise Yabancı Yayınları'ndan çıkan Dokuz Gün - Gilly Macmillan. Tasarımı mükemmel ötesi! Trendeki Kız'ın tasarımına benziyor ve en sevdiğim kısım kitabın özel çantası oldu! Yayınevinden yollandığı için kitabın özel çantası içinde ve iyi ki kendim almamışım çünkü bu çantaya sahip olamazdım. Çok tatlı değil mi sizce de? İlerleyen zamanlarda bu kitabı okumak için sabırsızlanıyorum.









Üçüncü kitabım ise Sabahattin Ali -Yeni Dünya. Kızılay'da bir üst geçitten geçerken gördüğüm bir sahaftan aldım. Kızılay'ı ilk gezişimdi ve sahafı görünce resmen vuruldum. Hemen incelemeye başladım ve bu güzelliği buldum. Kitap kısa kısa hikayelerden oluşuyor. Bence gayet güzel bir kitaptı. Hoşuma gitmişti. Umarım kitaplığımda daha çok Sabahattin Ali olur!



Dördüncü kitabım Dövmeli Adamlar Serisi'nin birinci kitabı Rule. Aspendos Yayınları'ndan çıkan kitabın yazarı Jay Crowner. Bu kitabı u-kitap sayesinde takasla aldım ve hala okunmayı bekliyor. Çok uzun zaman önce gördüğüm ve çok merak ettiğim bir kitaptı. Ayrıca takas ettiğim kişi yanına bir çok da ayraç koymuştu ve ayraç koleksiyonuma yenileri eklenmiş oldu.




Son olarak da DEX Plus etiketiyle çıkan Lanetli kitabı bu ay kitaplığıma eklendi. Kitap Vampirleri olarak turunu yaptığımız bu kitabı gerçekten çok sevdim. Özellikle benim gibi Jennifer L.Armentrout severlerin çok seveceği bir kitap.Yorumuma şuradan ulaşabilirsiniz.






Size bol bol kitaplı, mutlu, huzurlu, barış içinde yaşayacağımız günler diliyorum! Başka yazımda buluşmak üzere...

26 Ekim 2015 Pazartesi

KVBT 14.Tur 4.Gün | Lanetli - Jennifer L. Armentrout | Yurt Dışı Kapakları + Alıntılar

Asıl lanet korkmamaktır.

Dünyada sadece insanlar yok. En azından, Ivy'nin yaşadığı New Orleans'ta durum böyle. Faeler, insanları onlardan koruyan Düzen'le sürekli savaş halinde. New Orleans'ın çılgın gece hayatını yaşayanlar ise bu savaştan habersiz.Ivy öz anne-babasını hatırlamıyor, üvey anne-babasıyla erkek arkadaşını korkunç bir olayda kaybetti. Artık tek varlığı, Düzen'le birlikte Faelere karşı yürüttüğü amansız savaşı. Ivy çok yakında bazı sürprizlerle karşılaşacak. Ve bu sürprizden hiç de hoşlanmayacak.

Jennifer L. Armentrout, Lanetli ile yepyeni bir maceranın kapısını aralıyor. Şimdi koltuğunuza kurulun ve her sayfasında sizi alıp götürecek Lanetli efsanesini okumaya hazır olun!
(Tanıtım Bülteninden)

Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: DEX

ALINTILAR 

Olağanüstü bir zümrüt rengindeki bakışları benim üzerimden merdivenlere kaydı. "Yaşıyor."
O ses. Vay canına. Derin. Kusursuz. Kültürlü. Çekici.
________________________________
Fransız Mahallesi'ne doğru ilerlerken Yeşil Gözlü'yü düşündüm. Acaba bu gece dışarıda mıydı? Nasıl biriydi? David adının ne olduğunu söylemişti?
Neden onu düşünüyordum?
________________________________
Bir an sonra, belime dolanan kol ve ağzımın üzerindeki el kayboldu. Hiç tereddüt etmeden arkama döndüğümde irkilmeme neden olan bir çift zümrüt rengi gözle karşılaştım.
Oydu. Yeşil Gözlü. Ren. Adı buydu. Şimdi hatırlamıştım.
________________________________
"Tam bir pisliksin."
Gözlerindeki neşenin bir kısmı kayboldu. "Bunu daha önce bir-iki defa duydum."
"Hiç şaşırmadım."
________________________________
Hangi akla hizmet üniversiteye gidiyordum ki? Şu anda yatağıma gömülmüş vaziyette, karın kasları pudra şekerine bulanmış seksi erkekleri hayal ederek uyuyor olabilirdim.
Tamam. Bu kulağa tuhaf geliyordu.
________________________________
Ren'i düşündüğüm anda hem sinirleniyor...Hem de adını koyamadığım bir şeyler hissediyordum. Hislerimi tarif etmek için kullanabileceğim tek bir kelime yoktu. Kalbim tuhaf bir şekilde kanat çırpıyor ve adını bile aklıma getirmeyi istemememe yol açıyordu.
________________________________
Artık yanaklarıma ulaşan yanma hissi güçlendi. Anlamıyordum. Öfkem ve hissetmekten dahi utandığım o tuhaf duygu gittikçe arttı. Kırılmıştım ve tam bir aptaldım. Onu tanımıyordum ve ona güvenmem için hiçbir neden yoktu.
________________________________
Beni saf bırakma hızı küçük düşürücüydü ama o kadar korkamayacak kadar öfkeliydim. "Beni bırakmazsan pişman olursun."
...
"Gerçekten çok cesursun, değil mi?"
________________________________
O daha hareket bile edemeden, kazığın oldukça sivri ucunu boğazındaki oldukça önemli atardamara dayadım.
"Roller değişti, pislik."
________________________________
Bana döndü. "Sana her şeyi anlatacağım. Öldürülmeme neden olacak olsa bile."
"Öldürülmene mi?"
________________________________
"Benden o kadar kolay kurtulabileceğini mi sanıyorsun?
Ren gamzelerini gözler önüne sererek gülümsedi." Tatlım, istediğim en son şey bu."
________________________________
Artık dövmenin ne olduğunu biliyordum ve her santimetrekaresini yalamak istiyordum. Derisine işlenmiş sarmaşıklar sonsuz gibi görünen düğümler oluşturuyor ve kan kırmızısı gelinciklerin bittiği göğsünde kıvrılıyordu. Gövdesinin yan tarafında düzinelerce gelincik vardı ve aralarına harfler serpiştirilmişti- gözlerimin dolmasına neden olan bir cümleye ait harfler.
Unutmayalım Diye.
Çiçekler birer yadigardı; sevdiği birini asla unutmayacağını gösteren hatıralardı. Çiçeklerin arkadaşı için olduğunu biliyordum ve bedeniyle sergilediği bağlılığın son derece gurur verici bir yanı vardı.
________________________________
Ellerini kapının pervazına dayadı be göğsü aldığı derin nefesle şişerken öne doğru eğildi." Gitmemi söylersen arkamı dönüp gideceğim. Yemin ederim, Ivy, ama bir kere daha denemeliydim. Bunu bir kere daha denemeden mezara girmeyeceğim. Lütfen. Gitmeme izin verme."
________________________________
"Ama şu anda ikimiz de buradayız ve önemli olan da bu. Yaşadığımız an."
"Yaşadığımız an mı? Kalp atışlarım gittikçe hızlanıyordu.
"Evet. Yaşadığımız an. İkimiz de buradayız. Önemli olan tek şey bu. Sana hiçbir yere gitmeyeceğime dair söz veremem ama gitmemek için canımı dişime takacağım. Sana yalnızca bunun sözünü verebilirim.
________________________________
"Ivy," diye inledi.
Daha önce söylediklerini tekrarladım. " Gitmeme izin verme."
Bana bakarken gözleri parıldadı. "Asla"


YURTDIŞI KAPAKLARI



Yurtdışı kapaklarımız ise işte böyleler! Sırasıyla Çekce, İtalyanca, İngilizce ve Türkçe kopyalar. İlk kapak Türkiye'deki kapağın neredeyse aynısı. Sadece ufak bir renk değişikliği var ve üstünde New York Times Bestseller ifadesi yer alıyor. Ne yalan söyleyeyim kitap isminin yazıldığı yazı fontunu pek beğenmedim. Çok düz durmuş. İkinci kitabın kapağı diğer kopyalara göre daha farklı olmuş. Güzel mi değil mi karar veremesem de çok da kötü durmadığını söylemeliyim. Üçüncü kapak ise Türkiye'deki kapaktan pek de farklı değil. Yazı fontunu gayet beğendim. Türkiye kapağında ise genelde kullanılan kapak kullanılmış ve yazı fontu güzel olsa da resmi pek beğenmediğimi söylemeliyim. Kapak resimden dolayı pek net değil ve fotoğrafın boyutundan mı kaynaklandığını bilemediğim bir şey daha var ki kız ve erkek kocaman gözüküyorlar. Özellikle kız çok şişman duruyor ve sanırım diğer kopyalarda da bu durum mevcut. Genelde yayınevlerinin orijinal kapak kullanmasından yana olsam da sanırım ilk defa orijinal kapak kullanmasalarmış daha iyi olurmuş diye düşünüyorum.

Benim söyleyeceklerim bunlar. Sıra sizde! Lanetli çekilişimize katılmak için tık tık. ;)

























23 Ekim 2015 Cuma

KVBT 14.Tur 1.Gün| Lanetli - Jennifer L. Armentrout | Yorum + Çekiliş



Asıl lanet korkmamaktır.

Dünyada sadece insanlar yok. En azından, Ivy'nin yaşadığı New Orleans'ta durum böyle. Faeler, insanları onlardan koruyan Düzen'le sürekli savaş halinde. New Orleans'ın çılgın gece hayatını yaşayanlar ise bu savaştan habersiz.Ivy öz anne-babasını hatırlamıyor, üvey anne-babasıyla erkek arkadaşını korkunç bir olayda kaybetti. Artık tek varlığı, Düzen'le birlikte Faelere karşı yürüttüğü amansız savaşı. Ivy çok yakında bazı sürprizlerle karşılaşacak. Ve bu sürprizden hiç de hoşlanmayacak.

Jennifer L. Armentrout, Lanetli ile yepyeni bir maceranın kapısını aralıyor. Şimdi koltuğunuza kurulun ve her sayfasında sizi alıp götürecek Lanetli efsanesini okumaya hazır olun!
(Tanıtım Bülteninden)

Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: DEX


Kitap Vampirleri'nin 14.turundan herkese merhabalar! Bu turumuz DEX Plus etiketiyle çıkan Lanetli kitabı için. Tam bir Jennifer hastası olan ben bu kitabı okurken çok eğlendim diyebilirim! Bunun için DEX'e sonsuz teşekkürler!

Kitapta baş karakterimiz Ivy, asıl ailesinin ölümü üzerine evlat verilmiş ama ne yazık ki üvey ailesini ve yanında sevgilisini de kaybetmiştir. Artık onun tek ailesi Düzen'dir.

Düzen Fae'ler denen yaratıklarla savaşmak için eğitilmiş özel insanlardan oluşur. Fae'ler oldukça hızlı, insan kanı ile beslenen, insanları büyüleyebilen yaratıklardır. Ama normal bir insan onları ayırt edemez. Çünkü tıpkı insanlar gibidir, meleksi güzelliklerinin dışında...

Düzen üyeleri ise taktıkları yoncalar sayesinde onlardan korunabilir ve onları tanıyabilirler. Asıl görünüşlerinin altındaki derilerinin gri rengini tek onlar görebilir. Ve onları öldürmek için özel eğitilirler. Ivy de onlardan biridir, ailesi de, ölen sevgilisi Shaon da, ileride hayatının aşkı olacak Ren de...

Konudan pek bahsetmek istemiyorum aslında çünkü çenemi o konularda pek tutamayıp spoiler vermişliğim çoktur. Kitap için öncelikle belirtmem gereken şeylerden biri Jennifer klasiği demek olur! Jennifer'ın her kitabında ayrı eğlenen ben bunda da kahkahalarla, şok dalgalarıyla bol bol karşılaştım.

Kitap gerçekten her şeyi içinde barındırıyor. Aile, aşk, fedakarlık, dostluk, hainler, kötüler, insan üstü varlıklar... Her şeyiyle güzel harmanlanmış bir kitaptı.

Bazen Ivy beni aşırı derecede sinir etti. Evet, yaşadıkları hiç kolay şeyler değil fakat Ivy Ren'i üzdükçe pataklayasım gelmedi değil. Kitabın çoğunda yarıda kesip "Yeter artık!" diye bağırabilirsiniz. Benden söylemesi!

Ren'in dengesizliğini çok sevdim. Ukalalığını hesaba katmıyorum bile!! Bir an kahkahalar atarken diğer an hiç bilmediği bir yönünü ortaya çıkarıyor. Ve Ivy ile ortak yanları da bu... Geçmişteki acıları...

Kitap muhteşemdi. Zaten başlarken de şu edayla başlıyorsunuz: "Jennifer'ın kitabı bu! Tabi ki mükemmel olacak!" Gerçekten de öyle. Jennifer yapmış yapacağını döktürmüş yine. Ve DEX de sağ olsun bizi mahrum bırakmamış.

Bu kitabı -özellikle Jen hayranları - kesinlikle almalısınız! Benden size bir tavsiye. Ha, unutmadan çekiliş için Vampirler'e. ;)


a Rafflecopter giveaway



24 Eylül 2015 Perşembe

Labirent: Ölümcül Kaçış | James Dashner | Kitap ve Film Yorumu



Thomas bir asansörde uyandığında hatırlayabildiği tek şey ismidir. Ailesini, evini veya oraya nasıl geldiğini anımsamamaktadır. Zihni bomboştur. Asansörün kapıları açıldığında Thomas kendini Kayran isimli, devasa taş duvarlarla çevrili geniş bir alanda ve burada yaşayan çocukların arasında bulur. Tıpkı Thomas gibi Kayranlılar da oraya neden ve nasıl geldiklerini bilmemektedir. Tek bildikleri çevrelerini saran labirente çıkan taş kapıların her sabah açılıp her akşam kapandığı ve her otuz günde bir aralarına yeni bir çocuk katıldığıdır. Kimse Kayran'da kalmak istemese de kurtulmak imkânsız görünmektedir. Yine de Thomas'ın içinde bir his, çıkış yolu bulabileceğini söylemektedir. Ama bunun için zihninin derinlerinde yatan sırları açığa çıkararak labirentin gizemini çözmesi gerekecektir.
"Açlık Oyunları gibi distopik hikâyeleri sevenler Thomas'la birlikte Kayran'da maceraya sürüklenecekler."
-School Library Journal-
"Dashner gizemli, kışkırtıcı, yaratıcı ve sürükleyici bir romanla karşımızda."
-Barnes&Noble-
"Akıcı anlatımı, akla gelen sayısız soruyu adım adım cevaplaması ve bitmek bilmeyen gerilimiyle Dashner'ın sürükleyici macerası kaçınılmaz sona doğru ilerlerken sizi merak içinde bırakacak."
-Publishers Weekly-
"Dashner hikâyeyi ustalıkla kaleme alarak inanılmazı gerçekçi kılmayı başarıyor. Elinizden bırakamayacak ve devamında neler olduğunu öğrenmek için sabırsızlanacaksınız."
-Kirkus Reviews-
"Sayfalar boyunca bir tehlikeden diğerine sürüklenirken kitabı elinizden bırakamayacaksınız."
-Kiss The Book-
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 408
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus

K A Y R A N ' A    H O Ş    G E L D İ N İ Z !

Herkese hayırlı, şeker tadında ,kurbanlıkların yollarda deli gibi koşmadığı, musmutlu bayramlar!

 Uzun zaman sonra bir günde okuyabildiğim bir kitap oldu! Ne mutlu bana.

Kitap harikaydı. Gerçekten. Elime sürekli kitap alıp yarıda bırakıyorum bu aralar ve bu kitabı tek günde bitirdim. Beni okuyamama durumundan kurtardı.

Kayran. Thomas'ın yeni evi. Ve bir sürü çocuğun.
Thomas bir gün asansörde uyandığında isminden başka hiçbir şeyi hatırlayamaz. Asansörün götürdüğü yerde ise bir sürü çocuk vardır. Hepsi erkek. On, on beş, on yedi yaşlarında bir sürü erkek çocuk. Kafası karışan Thomas yeni evinin adının Kayran olduğunu, 2 yıldır buradan kaçabilen kimsenin olmadığını öğrenir.

    "Uçurum'un nerede bittiği ya da korkunç yaratıklara ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Tüm gücünü kaybetmiş bir halde yere yattı. 
      Ve sonra gözyaşları aktı."

Kayran'a her ay bir asansörle yeni bir çocuk getirilir. Ama bu sefer Thomas'ın geldiği günün ertesi günü asansör yeniden gelir ve herkes korkuya kapılır. Ayda 2 kez yeni birinin gelmesini bırakın 2 gün peş peşe gelen kimse olmamıştır ve dahası yeni gelen kişi bir kızdır! Endişeye kapılan Kayran halkını bekleyen felaketler bununla da kalmaz. Elektrikleri kesilmiş, her ay gelen besinler gelmemiş ve her gün gece olduğunda kapanması gereken, Labirent'e açılan kapı kapanmamıştır. Labirent'te yaşayan Izdırap Verenler geceleri ortaya çıktığında artık kaçış yoktur!

Thomas hem yeni hayatına alışmaya çalışırken hem de Labirent'ten çıkış yolu bulmaya çalışır. Kayran'lılardan bazıları Thomas'ı felaketler için suçlarken zorlaşan durum Terasa'nın(gelen kız) gelmesiyle daha da karışır. Uzun bir süre baygın kalan Teresa, Thomas'la telepatiyle konuşabiliyordur. Teresa ilk defa baygınken onunla konuşur! Zihninde Teresa'nın sesini duyduğunda çok korkar. Ona söylediği şeylerin ne anlama geldiğini çözemez. Uyandığındaysa Teresa'nın da hafızası silinmiştir.

" Tom biz sonuncuyuz. Yakında sona erecek. Bitmek zorunda.
...
Bizdik, Tom. Bunu onlara ve kendimize biz yaptık. "

Her gece duvarları değişen labirentin gizemini arayan Thomas, Teresa'nın yardımıyla yeni bir ipucu yakalar. Fakat daha fazlası için hafızasına ihtiyacı vardır. Hafızasının geri gelmesi için kendini Izdırap Veren dedikleri korkunç yaratığa sokturmak zorundadır. Ve hafızası geldiğindeyse hiç beklemediği bir sır onu bekliyordur!

Kitap gayet güzeldi. Dili akıcıydı, yazım hatası yoktu ve sürekli sizi merak içinde bırakıyordu. Oturup elimden bırakmadan bir günde bitirdim kitabı. Distopik tarz sevenlerin çok seveceği bir kitap!

"Tam uykuya dalacaktı ki kafasının içinde bir kız sesi duydu. Ertesi sabah her şey karışmaya başladığında duyduğu sesin gerçek mi yoksa rüya mı olduğundan emin olamayacaktı. Ama sözleri duymuştu ve her kelimesini hatırlıyordu:
    Tom, sonu başlattım. "

Kitabı bitirir bitirmez filmini de izledim. Filmi kitaba göre daha farklıydı.
*Thomas ismini ilk uyandığında hatırlamıyordu sonradan hatırladı.
*Teresa ilk geldiğinde Thomas'ın ismini sayıkladı. Kitapta tanımamıştı.
*Tasarım olarak mekan hayal ettiğimden(kitaptakinden) daha farklıydı.
*Özellikle sonu baya farklıydı. Ama sonu sanırım filmin daha güzeldi. Daha merak uyandırıcıydı.

" İSYAN, iyidir. "

Ayrıca kitabı bıraktığımda şok oldum. Kitabın hiç yorumunu okumadım belki o yüzden bilmiyordum, belki çoğu kişi tahmin etmiştir ama ben son bölümde yazanları okuduktan sonra tam anlamıyla donup kaldım. Böyle bir şey beklediğimi söyleyemem. Hem kaçış hem yeniden hapsoluş vardı. Benden tam puanı kaptı!