9 Şubat 2015 Pazartesi

KVBT 4. Tur 4. Gün | Masum Koza - Özge Erkin | Wattpad Yorumları

KVBT tur kapsamında Masum Koza kitabını inceliyoruz. Dün yorumumu yapmıştım. (tık tık. ) Sıra geldi wattpad üzerinden yapılan yorumlara. Birbirinden güzel wattpad yorumlarını okumak için buyrun efendim.


Ama önce facebooktaki çekiliş için sizi buraya alalım.




















8 Şubat 2015 Pazar

KVBT 4. Tur 3. Gün | Masum Koza - Özge Erkin / Yorum ve Alıntılar



BU KİTAP YÜREĞİNİZE POYRAZ GİBİ ESECEK! 


Aşkı hiç tatmamış bir adam ve aşkı silah olarak kullanan bir kadın..
İntikam kor bir ateşti; bilinmezliğe sürükleyen ve her daim biraz daha yakın. Hayal, intikam ateşiyle ve tunçtan bir demir gibi şekillendirmişti yüreğini. Umuda dair ne varsa küle dönüştürmüştü. Son avını seçtiğinde ruhundaki tüm hayalleri serbest bırakmıştı.
En büyük darbeyi aşkla vuracaktı. Ama unuttuğu bir gerçek çabuk hatırlattı her şeyi; kader koca bir labirentti. Sona ulaşmadan önce çıkmaz bir sürü sokağa sürüklerdi sizi...
Acaba bu koskoca labirentte kaybettiği masumiyetini ve yok olan insanlığını geri kazanabilecek miydi?
Deniz gözlü bir adamın ruhunda dindirebilecek miydi yorgun yüreğini?
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 312
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Olimpos Yayınları

Vampirler'in 4. turundan herkese merhabalar! Bomba gibi bir kitabı tanıtacağım size! Özge Erkin'in kaleminden Masum Koza. Tam anlamıyla yüreğinize bırakılan bir bomba.

İlk önce kısa bir bahsetmek istiyorum. Hayal geçmişinin izlerinden kurtulamayan bir kız. Aile sevgisi görmemiş, çeşitli badireler atlatan, kimseye güvenemeyen. Babasından, annesinden nefret eden (ki haklı.) . Erkeklerden intikam almaya başlıyor. Bedeniyle...

Her defasında kendine kurban seçiyor, kendine aşık ediyor ve bırakıyor. Hep "o"na benzeyenleri seçiyor. Onun gibi bakanları, onun gibi gülenleri... Ama Hayal de yorgun. İstanbul'un kasvetli havasından kaçıp İzmir'e gidiyor. Son kurbanını seçiyor ve savaş başlıyor. Ama ne savaş!

Poyraz ise Hayal kadar yaralı. Annesini kaybetmiş bir çocuk daha. Denize tutkun biri. Adı da oradan geliyor. Annesini dünyasının merkezi yapmış. Babası ise artık aşkı tatmasını istiyor. Onun ve annesinin gibi bir aşka sahip olsun istiyor. Poyraz da babasını kırmak istemiyor ama kolay mı öyle birini sevmek?  Aşkı hiç tatmamış bir adam için bir de. Kara kara düşünürken Hayal'le karşılaşıyor. Aklını başından alıyor Poyraz'ın. İçindeki yaralı kızı fark ettiğinde ise ona çoktan aşık oluyor.

Hayal ise içten içe planlar yaparken alabora oluyor bir Poyraz rüzgarında. Ve asıl savaş yüreklerinde başlıyor...

Aslında kitabı daha çok anlatmak isterdim. Detaylıca hem de ama o kadar güzel bir kitabı anlatamam ben. Kelimelerim yetmez.

Hikaye insanı sarıp sarmalıyor. Hayal'le birlikte acılarını yaşadım, Poyraz'ın deniz gözlerini seyre daldım. Poyraz'la estim gürledim. Hıçkıra hıçkıra ağladım yeri geldi. Yeri geldi kocaman bir tebessüm ettim. Hikaye o kadar yoğun duygular barındırıyor ki. Bitirdiğimde titredim resmen. Gece 01.41'di. Ağlayarak kitabı bıraktım. Bazen görüşüm o kadar bulanıklaştı ki okuyamadım.

Hikayenin en çok sevdiğim yönlerinden biriyse yan karakterlerdi. Devran(Destan), Efsun (Karabüyü), Aziz Baba, Aslan, Demet, Zeliha, Zehra...

Devran Poyraz'ın abisi gibi. Ama Hayal'i ölen kızı yerine koyduğu için Poyraz'ın karşısında
durmaktan çekinmiyor. Ee sonuçta Destan yazan bir adam bu! Yüreklere korku salan. Ama Hayal'e abi olan, onu en çok koruyan.

Efsun ise Devran'ın karısı. Hayal'in ablası oldu. Onun için elinden geleni yapıyor.

Aziz Baba. Poyraz'ın babası. Annesi yokken Poyraz'ı iki kişilik seven adam. Aşkı inanılmaz tarif eden adam. Yeri geliyor kıyamadığı oğluna tokat atıyor Hayal'i üzdüğü için. Yeri geliyor baba oluyor Hayal'e.

Poyraz benim kalbimin tahtındaki adam. Adam gibi seven. Hayal'i üzüp dursa da isteyerek yapmıyor. Elinde değil onun da. Bu kadar çok sevmek ona yabancı bazen ağır geliyor haliyle. Hayal'in geçmişini dinlemeden yargılıyor ama sonunda buluşuyor yine gözleri, kalpleri...

Ahh. Yine duramadım. *.* Kısa anlatacaktım halbuki. Bu kadar övdün hiç mi sevmediğin yer yoktu yahu diyenleriniz olacaktır. Aslında bu kadar çabuk aşık olmalarını yadırgamadım değil. Ama yazar öyle bir anlatmış ki aklımdan uçup gitti o kısmı. Anlatım harikaydı. Bazen karakterler öyle bir konuşuyor ki sanki evimizden biri. Bazen de öyle cümleler kuruyor ki aşık oluyorsunuz. Her biri ayrı şair bu karakterlerin. ^_^

Bizi bu muhteşem kitapla tanıştırdığı için Olimpos Yayınları'na ne kadar teşekkür etsek azdır sanırım. Teşekkür ederiz bu muhteşem kitapla tanıştırdığınız için. Teşekkür ederiz Özge Erkin bu muhteşem kaleme sahip olduğun için, kocaman bir yüreğin olduğu için.

Daha içimde neler var aslında ama kelimelere dökemiyorum. Ben kitabı çok sevdim. 5 yıldızı kaptı. Ama daha çok lafı gevelemeden alıntılara geçiyorum. Tabi geçmeden önce;

Facebook sayfamızdan kitabı 2 kişiye hediye ediyoruz,katılmak isterseniz sizi buraya alalım. :)
Ha bir de unutmadan yazarımızdan birbirinden güzel hikayeler okumak istiyorsanız tık tık ;)

Alıntılar


"Oğlum kız hadi şaşkın yaşadıklarını kavrayamıyor,sana ne oluyor be!Lan sanki... tövbe tövbe... hadi... koca koca iki adam bahçede sarılıyoruz lan gören de gelini ben sanır."
"Senden gelin olmaz be abi..."
"Bir düşündüm de gerçekten olmaz" kahkahalar tüm bahçeyi sararken Devran şefkatle tuttu omuzlarından.
______________________________
Mutluluk güzeldi.Mutluluk özeldi.Ama mutluluk en büyük acıdan önce gelendi.
_______________________________
"Kadınların yüreği okyanus gibidir oğlum.İçinde binlerce canlı barındırır,ama en büyük batıklar yine içinde saklıdır.Kimi zaman görmene izin verir,kimi zamansa dalgalarının köpüklerine saklar.Her kadının kendine ait bir gizi vardır.Tıpkı her insanın da gizlediği bir günahı olduğu gibi..."
________________________________
"Nasıl arzu ederseniz Poyraz Bey!"dedi soğukkanlılıkla. Ama aynı soğukkanlılığı ismini telaffuz ettikten sonra devam ettiremedi. Dili damağına yapıştı. Bir anda içini saran alev buz oldu.Ayaza çekti sanki....
________________________________
"O... Yani Hayal... O şarkı söylüyordu ve..."

Aziz Bey gözleri buğulu,yarıda kesti oğlunun sözünü; "Cennetten melekler mi indi sandın?"
________________________________
Poyraz tereddütle aynaya çevirdi bakışlarını. Kelimeler ağzından çıkamadığı gibi,beyninde de yerli yerine oturmuyordu. Aynada kendisine bakan yüze alışkındı ama ya gözleri?.. Daha mı maviydi?.. Daha mı keskin bakıyordu?.. Umut pırıltıları mı vardı o maviliklerde?..
________________________________
'Ateşsen eğer...' dedi adam
Billur bir set olurum etrafına
Yanarsan benimle yanarsın bundan sonra...
Sönersen benim göğsümde soğutursun yüreğini...
_________________________________
Nasıl anlamazdı içinin sıcaklığına kavuştuğu o ilk an gözlerinden akan yaşlara yanlış olan bir şeyler olduğunu? Tanrım neden diye haykırdı boğazı parçalanırcasına...Lanet olsun...Çözüm yoktu...Hiç,hem de hiç yoktu.
   Bir anda gözünü alan ışıkla direksiyonu kırdı Poyraz. Bilinmezliğin içine karanlığa doğru...
__________________________________
Poyraz'ın hızından başı döndü Hayal'in.
"Sana boşuna deli fırtına demiyorlar sevgilim.Deli deli esiyorsun."
"İki hafta Hayal sadece iki hafta."
"Peki sevgilim.Yarın deseydin de cevabım bu olurdu sen nasıl istersen..."
__________________________________
"Sadece seninim sadece benimsin. Rengimsin... Ruhuna salacağım rüzgarlarımı. Helal olsun gökyüzüm sana..." dediğinde bin bir kuş kanat çırptı Hayal'in gözbebeklerinde.