11 Ocak 2015 Pazar

KVBT 3.Tur 4. Gün | Uyurgezer Anılar - Kathleen Alcott | Yorum + Karakter Tanıtımı



GÖZLERİMİN ARKASINDAKİ BOŞLUKTA ANILARIM RENGARENK...
Ida çocukluğundan beri her anını ikisi de uyurgezer olan Jackson ve James kardeşlerle birlikte geçirmiştir. Nerede bir "I" varsa, orada muhakkak bir de "J" vardır. Dış dünya onları komşu ve arkadaş olarak görse de onlar kendilerince, kan bağları olmayan kardeşlerdir.
Onlarınki konuşmadan anlaşmaya dayalı, kuralları ve sınırları olmayan bir ilişkidir. Ama üçü olgunlaştıkça ve duyguları karmaşıklaştıkça Ida ve Jackson, kardeşten çok daha öte olduklarını fark ederler. Jackson'ın uyurgezerliği etrafındakilere zarar vermeye başlayınca ve James ruhsal sorunları sebebiyle hastaneye yatırılınca, ailesini yıkma tehlikesi oluşturan, hükmedemediği olaylar karşısında Ida ne yapacağını bilemez hale gelir.
Aile tanımıyla mücadele eden, toplumsal algıları sorgulayan ve insanları birbirine bağlayan karmaşık bağları keşfe çıkan olağanüstü bir ilk roman.

Sayfa Sayısı: 240
Baskı Yılı: 2014
Yayınevi: Martı Yayınları
Orijinal Adı: The Dangers of Proximal Alphabets
Goodreads Puanı: 3.30 / 5

------------------------------------

Fiziksel özellikleri aşağıdaki gibi. Maalesef kitapta bunlardan pek bahsetmemiş. Kişisel özelliklerini kitaptan örneklerle yorumumun içlerine serpiştirdim. :)
Jackson: Bir gözü kahverengi bir gözü yeşil. Ve içlerinde rengarenk noktalar var. 
Ida: Sarışın ve mavi gözlü.
James: Koyu saçlı.

Sanırım söze şöyle başlamak istiyorum. Her şeyi geçtim benim bu kitaptan çıkardığım en önemli sonuç neydi biliyor musunuz? Her zaman bir çıkış yolu vardır ve zaman sizi o yola götürür. Sonucu iyi ya da kötü olsun...

Ida,Jackson ve James çok küçüklükten beri arkadaşlardır. Hatta şöyle ki Ida babası söyleyene kadar onları aile diye nitelendirir. Ama babası ona yeni bir kavram öğretir: arkadaş.

Ida'nın annesi küçükken ölmüştür(aslında nasıl öldüğünü anlatmak isterdim ama bunun büyüsünün bozulmasını istemiyorum. Çünkü ilk başta normal gelse de Ida'nın babasının yaptığı bir konuşmada içimi çok acıttı ve bunun spoi olmasını istemiyorum.). Jackson ve James'in ise babaları ölmüş ve anneleri yani Julia ile yaşıyorlar. 

Bu üçünün bütün yılları beraber geçiyor. Beraber oynuyorlar, beraber okula gidiyorlar,beraber yüzüyorlar ve beraber hayatı öğreniyorlar. Hatta Ida, Jackson ve James'in odasında kalıyor bazen. Ve onların uyurgezerliğine ilk o tanık oluyor. Onların rüyadayken konuşmalarını dinliyor, rüyada bile Ida'yı hissetmelerini sağlıyor. Ama büyüdükçe ortaya çıkan sorunlar bir türlü rahat bir nefes aldırmıyor. Öyle ki James'in uyurgezerliği son bulurken Jackson'ınki hala devam ediyor. Kat kat büyüyerek... 

Ida Jackson'la olan birlikteliğinde ne kadar Jackson'a destek olmaya çalışsa da işler sarpa sarıyor. Bazen evde Jackson'ı bulamıyor,dışarı çıkıyor ve bir bakıyor ki kaç blok yürümüş. Ve Jackson uykusunda Ida'ya sarılırken onun vücudunda bıraktığı izlerden dolayı kendinden nefret ediyor. İşler böyle karışırken bir de James'in kendine olan hislerinden şüpheleniyor.  Bununla kalmıyor yaptığı bir hata yüzünden Jackson'la ayrılıyor. Ama bununla bitiyor mu? Tabi ki de hayır. Julia ve babasının ilişkisi başlıyor ve artık Jackson'la sonu kaçınılmaz oluyor.Ve üç arkadaş ayrı yöne sürükleniyorlar. İki kardeş James ve Jackson bile.

Hikayenin en sevdiğim yönlerinden biri gerçek bir hayatı tam anlamıyla ama tam anlamıyla anlatmasıydı. Ailesi parçalanan çocuklar, onların hayatı ve işlerin sarpa sarması. Sonunda yine birbirlerinden(ki bu devirde nerede böyle arkadaşlık?) destek alsalar da ayrı olsalar da onlar hep Ida-James-Jackson. Bağları kopmayan, hep birbirinden güç alan. Aile, sevgili,arkadaş ne derseniz deyin. Onlar Ida-James-Jackson. 

Kurguyu ilk başta anlamadım. Hikaye çünkü ortaya doğru açılıyor. Geçmiş anlatılıyor ve yavaş yavaş oturuyor. Ama kurgu ortaya çıkınca çok güzel bir hikayede buluyorsunuz kendinizi. Yazarın anlatımı da gayet hoş. Bazı yerlerde anlamasam da, hatta dönüp dönüp 10 kere okusam da anlatımı da hiç sıkmıyor. Ee tabi pek okuduğum bir tarz olmadığı için ilk başlar sıktı. Hem anlamadım hem cümleler uzun geldi. Ama dediğim gibi olay çözülmeye başlayınca hikaye sarmalıyor sizi. 

Hani vardır ya bir kız bir oğlanı sevmiş. Kavga etmişler hooop anında hiçbir şey olmamış gibi barışmışlar! (Tabi bu romanları da sevmiyorum değil ama çok saçma olmadığı sürece.) Ama diyeceğim o ki ilk başta kitaptan bu saçmalığı bekliyordum. Ama kitap beni şaşırttı. Olayların aktarılışı ve düzeni çok güzeldi. Hayatın acı gerçekleri öyle bir lanse edilmiş ki tokat gibi çarpıyor. Hani derler ya kitapta benden bir parça buldum diye. Bence çoğu kişinin kendinden küçücük de olsa bir parça bulacağı bir kitap. 

Hikayenin en sevdiğim yönlerinden biri arkadaşlıklarıydı hiç şüphesiz. Bazen birbirlerine zarar verseler de bazen yaralarını sarsalar da arkadaşlıkları... Ne olursa olsun hiç bağlarını koparmayan, sonunda birbirlerini bulan bir arkadaşlık...

Son olarak da şunu söylemek istiyorum. Gerek kapak gerek basımı konusunda emeği geçen ve turu veren Martı Yayınları'na teşekkürler. Kitapta sadece 1 tane yazım hatası vardı. Tek bir tane! Ki bu çok büyük bir başarı. Ne kitaplar okudum yazım yanlışlarıyla dolu. Bu titizliklerinden dolayı tebrik ediyorum. 

Vereceğim puan ise 4. O kadar övdün neden 4 puan diyeceksiniz belki. Çünkü ilk başları dediğim gibi sıktı. Oraları biraz daha heyecanlı olsaydı benden 5'i alırdı hiç kuşkusuz. 





 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder